11 Ağustos 2021 Çarşamba

Yerli Dizi / Aşk Mantık İntikam

 Uzun zamandır yazı yazmadığım için nasıl yazı yazacağımı, nasıl giriş yapacağımı ve yaptığım yayının içeriği ile ilgili hangi konularına değineceğimi bilemiyorum. Kişisel hayatımda da kendimle ilgili her konuya değinmemeyi, her fikrimi söylememeyi alışkanlık haline getirdim. Çoğu kişi sessiz biri sanıyor beni bu yüzden. Uzun zamandır Türk dizilerine yorum yapmamıştım, bir şekilde yorum yapmaya çalışacağım. Yoksa gerçekten 'tamamen' bloga yazı yazmayı bırakacağım bu gidişle.

Dizinin tanıtımı geldiğinde eğlenceli olacağını düşünüyordum. Ve İlhan Şen'i başrolde görmeyi merakla bekliyordum. Burcu Özberk ile kimyaları uyar mı diye düşünüyordum ve izledikçe çok uyumlu olduklarını düşündüm. Dizi, Kore dizisi olan Cunning Single Lady'den uyarlama. Uyarlamalardan gına gelmiş olsa da, en azından bu sefer bir tık farklı bir konu uyarlanmış. 

Dizi ilk başlarda eğlenceli gidiyordu, ama saklanan sırlar ve klasik atışmalardan öteye gidemediği için ben biraz sıkılmaya başladım ama yine de izleyebildiğim yere kadar izlerim diye düşünüyorum. Başrollerin birbiriyle uyumu hoşuma gitti. Burcu Özberk'i ilk Güneşin Kızları'nda izlemiştim ve oyunculuğunun geliştiğini düşünüyorum ve güzelliğine güzellik katmış. İlhan Şen'de Ramo'da güzel harcanmıştı. Burada başrolde görmek çok güzel oldu.

Melisa Döngel ve Burak Yörük'ü kardeş yaparak çok güzel bir uyumu harcamışlar diye düşünüyorum. Ama kardeş olarak da dış görünüşleri birbirleriyle çok uyumlu. İkisinin karakteri de güzel ama aşk üçgeni oluşturacakları için karakterlerini sevdikleri için hırslandırıp kötü karakterlere dönüştürülecek gibi görünüyor. 

İki eski dünür olarak ailelerin atışmaları da eğlenceli. Esra'nın annesi Menekşe çok tatlı bir anneyken, parayı seven Ozan'ın annesi Zümrüt'ü sempatik buluyorum. Oyuncuların sempatik oluşunun da çok büyük etkisi var. Zümrüt parayla ilgili konuştuğu sahneler komiğime gidiyor. Normalde sinir olacağım kibirli bir karakter olsa da, dizideki karakter sempatikleştirilmiş. 

İlhan Şen'in gözlüklü haliyle daha yakışıklı olmasından bahsetmeden edemeyeceğim. 

9 Ağustos 2021 Pazartesi

Nisan/Mayıs/Haziran aylarında ne izledim/okudum?

Haziran'ın başı finallerim olduğu için ders çalış, sınavlara gir, ödev yap derken uzun bir süre bloguma hiç bakma fırsatım olmadı. Eskisi gibi yazma isteğimde yok. En azından aylık rapor paylaşayım diyorum. 

İzlediğim diziler arasında final yapanlar ve sezon finali yapanlar oldu. 
Alev Alev dizisi final yapan diziler arasında. Hoşuma gitmeyen yerleri olsa da Demet Evgar ve Berkay Ateş'in oyunculuğunu ve ikilinin uyumunu çok beğeniyordum.

Kardeşlerim dizisi yine ağlatarak sezonu kapattı. Aslında çerezlik bir dizi. Ama dizideki gençleri izlemekten keyif alıyorum. Şengül karakterini canlandıran oyuncuya da bayılıyorum. Gençler arasında çok uyumsuz olan çiftler ve oyunculuğu iyi olmayan oyuncular, bunun yanında harcanan çift ve oyuncular var. Her bölüm birinin hastanelik olması dışında kendini izlettiren bir dizi.

Masumlar Apartmanı, umarım yeni sezonda aşkın iyileştireceği düşüncesi yerine tedavi olmanın, doktorun iyileştireceği düşüncesini bize gösterirler. 

Camdaki Kız'ı birkaç bölüm baktım ama o kadar yorulmuşum ki böyle diziler izlemekten. Bir Masumlar Apartmanı'nı izlesem yeter diyorum kendime. Ben artık gülmek istiyorum. Yeterince yorgun olan bu hayatımızda azıcık tebessüm istiyorum. Yaz dizilerinin klişesi başlamış olsa da en azından komedi barındırıyor içinde. Kafamı yormadan, tebessüm ettirecek çerezlik diziler. 

Cam Tavanlar'ı konusu nedeniyle heyecanla bekliyordum ama başrollerin uyumundan pek etkilenemedim.

İzlediğim diziler arasında final yapan Benim Adım Melek dizisi. Fazla uzatmışlardı, iyice saçmalamadan bitirmeleri iyi oldu. 

Baht Oyunu, klişe bir yaz dizisi olsa da eğlenceli. Başrol oyuncular çok sempatik. Gittiği yere kadar izlerim diye düşünüyorum.

Aşk Mantık İntikam, konusu mükemmel olmasa da eğlenceli. Aynı zamanda duygusal. Burcu Özberk aşırı güzel ve sempatik bir oyuncu. Güneşin Kızları'nda izlerken kendini çok kasıyordu. Oyunculuğunu geliştirmiş ve saçım bozulmasın diye kafamızı hareket ettirmeyiz ya Burcu Özberk'te de öyle bir durum vardı, bundan kurtulmuş ve gerginliğini üzerinden atmış resmen.

Listemde izlediğim Kore dizileri arasından en güzeli Vincenzo idi. Song Joong Ki'yi ilk Sungkyunkwan Scandal'da yan rolde izlemiştim. Nice Guy'da başrol olunca daha çok sevmiştim. Oyunculuğunu ve imajını her seferinde katlayarak ilerliyor. Burada da çok havalıydı. Vincenzo karakterini çok iyi taşımış. Bizi mafyaya aşık eden adam.

Run On, dizisi klişeleri yıkmış. Başrol erkek ve kadın her şeyi açık açık konuşarak hallediyor. Siwan'ın karakteri gerçekte var olması neredeyse mümkün olmayan hayali bir karakter bence. Aşırı anlayışlı ve düşünceli bir erkek. Bence diziyi izlerseniz karakteri daha iyi anlarsınız. İkinci çiftte aşırı sempatikti. Güçlü kadın, duygusal adam. 

ATEEN'i izlemeyi çok istiyordum, Mini dizi olduğu için kısa sürede 2 sezonu da bitirdim. Karakterlerin aşk ilişkisi beklemediğim şekilde ilerledi. Keyifli, çerez bir diziydi.

Tale Of Nokdu ve Şeytan Avcısı dizilerini oyuncular  ve gördüğüm tanıtımlar nedeniyle izlemeyi çok istiyordum. Aşırı mükemmel diyemeyeceğim diziler olsa da kötü değillerdi. Tale Of Nokdu'yu başrol oyuncularının kamera arkasındaki arkadaşlıklarını samimi bulup merak etmiştim. Bence bölüm sayısı daha az olsa tadında bitmiş olurdu dizi. Şeytan Avcısı'nı 4 başrolümüzün kamera arkasında birbirleriyle şakalaşması çok hoşuma gitmişti. Dizide bazı şeyler çokta güzel olmasa da izlemeye değer bir diziydi.

Move to Heaven, iyiki izlemişim dediğim Lee Je Hoon dizisi. Bir dizide Lee Je Hoon varsa hemen izlerim. Gerçekten yine farkını ortaya koymuş, romantizm olmayan duygusal bir dizi. Problemi insanların hayatına dokunan duygusal bir dizi olması. Eğlenmek istiyorsanız izlemeyin derim. Her bölüm başka birinin hayatına dokunan bir dizi.

Sanatın İcadı ve Modernizm kitaplarını da aldığım seçmeli bir ders için alıp okumuştum. Benim için faydalı ama sanata dair çok az bilgim olduğu için okuması güç ve yavaş oldu. 

14 Nisan 2021 Çarşamba

Mart ayında ne izledim/okudum? 2021

Online derslerinde başlamasıyla yoğun bir vakit geçirmeye başlamıştım. Ama evde olunca internet sıkıntıları açısından, evde ders çalışacak uygun ve sessiz bir ortam olmamasından kaynaklı derslere katılımda güçlük çekiyorum. Üstüne zorunlu derslerin saat çakışması ve ısrarımıza rağmen hocanın dersi kayda almaması işleri daha da güçleştiriyor. Gerçekten sevdiğim düşünceli hocalarım var olduğu kadar bazı hocalarımın da bilgisini saklama, kimsenin dersinden geçmesini istememe gibi olumsuz huyları var. Online eğitimin artı yönünü sayarsam; sabahtan akşama hafta içi tüm gün derslerim oluyordu. Okuldaki konferanslara, sempozyumlara katılma fırsatı bulamıyordum. Fakat şimdi gitme-gelme olayı ortadan kalktığı için daha fazla vakit kalıyor bize. 

Masumlar Apartmanı; son bölüm heyecanı çok yükseltti. Safiye ve İnci bir yerde birbirlerini anlayıp destek oldular. Gülben yine hayal kurup Esat'ın hareketlerinden anlam çıkarmaya başladı ve sonunda da hüsrana uğradı. Herkes Esra'ya olumsuz bakıyor ama Esra'nın haklı olduğu çok yön var. Gülben ona kötü davranmış olsa da sonradan onu anlayıp iyi davranan bir insan ama acıtasyon yaratmıyor maalesef ya da sempatik değil o yüzden izleyici sevmiyor. Son birkaç bölüm İnci'nin çok üzerine gidildi, sınırlar zorlandı.

Benim adım Melek dizisi; diziyi uzatmak için iyice saçmaladılar ama aile ortamı ve oyuncuları sevdiğim için izliyorum.

Alev Alev dizisinde; Cemre ve Ozan'a bayılıyorum. İskender ve Çiçek karakterlerini oynayan oyuncular birbirleriyle uyumlu ve izleyici seviyor diye, İskender'in onca yaptığı pisliği hiç yapmamış gibi Ali'yi kötü gösterdiler. Çiçek için adam bıçaklayan hapse giren adamı düşüncesize çevirdiler. Bence Berker Güven(İskender) ve Hazar Ergüçlü(Çiçek) başka bir dizide daha iyi karakterlerde olabilirdi ama bu dizinin kurgusunu değiştirip güçlü kadını yok edip onca kötülüğü yapan adamı bir melekmiş gibi göstermek çok yanlış oldu. Dizideki tek sevdiğim çift Cemre ve Ozan. Cemre ve Ozan'ın aşkı tam olması gerektiği gibi mükemmel ilerliyor.

13 Mart 2021 Cumartesi

Şubat ayında ne izledim/okudum? 2021

İzlediğim diziler arasından en çok Control Z'yi sevdim. Yemek yerken vakit geçsin diye hep bir şeyler izlerim. Bu diziyi de öylesine açmıştım ama devamını keyif alarak izledim. Konusu bir hackerın okuldaki öğrencilerin tüm kirli sırlarını öğrenip onları ifşa etmekle tehdit etmesini ve bu hackerı arayan 3 öğrenciyi konu alıyor.

Winx'i çocukken hep televizyonda izlerdim. Geçenlerde Netflix'te Winx Efsanesi : Kader adlı diziyi izlemiştim. Çizgi dizininde konusu böyle miydi ya? diyerek merak edip çizgi diziyi izlemeye başladım. 6. sezon son sanmıştım ama değilmiş. 6.sezondan sonrasını izlemeye sıkıldım ve bıraktım. Ama ilk 4 sezon çok keyifliydi. 

Locke & Key, dizisini arkadaşımla ortak izliyorduk. Belli günlerde buluşup bir, iki bölüm bakıyorduk. Onunla izleyince keyifliydi. Yoksa gerilim izlemeyi sevmediğim için asla bu diziye bakmazdım. Dizi korkutucu değildi ama beni gerdi. Konusu çok güzel. İzlemenizi tavsiye ederim ama ikinci sezon gelecekmiş gibi bitti dizi, kim bilir ne zaman gelir.

Alev Alev dizisi, şu an keyifle izlediğim dizilerden birkaçı. Kendisini kurtaracak bir kahraman bekleyen zayıf kadınlar yerine kendi kendilerini kurtarmaya çalışan güçlü kadınlar ve onların erkek destekçileri var dizide.

Benim Adım Melek dizisi son 10 bölümdür uzatmak için saçmalamaya başlamıştı. Ama yine de izliyorum, hoşuma gidiyor.

Masumlar Apartmanı da saçmalayanlar arasında. Ama oyuncular olsun, sahneler olsun keyifli gidiyor. Hep drama başvurmuyorlar. Safiye ile Gülben'in komik, tatlı sahneleri sağ olsun keyifli oluyor. 

Run On, Kore dizisini övüyorlardı. Merak edip diziye başladım ama dizi çok yavaş gidiyordu. Diyaloglarda çok monotondu ama oyuncuların komik, tatlı sahnelerini izlemek çok keyif vericiydi. Özellikle Siwan ve Kang Tae Oh'un sahneleri çok eğlenceliydi. Siwan'ın karakteri çok düşünceli ve nazik bir karakterdi. Hatta fazla düşünceliydi. Hayal ürünü bir karakter olduğu çok belliydi ve yürek hoplatıyordu. Diziyi oyuncular ve karakterler için izlemeye devam ettim diyebilirim.

12 Şubat 2021 Cuma

Ocak ayında ne izledim? 2021

Ocak ayının ilk iki haftası sınavlarla uğraştım. Sınavlar bitince kendimi bir şeyler izlemeye bıraktım. Şubat ayının ilk haftasını bitirmiş olmamıza rağmen çok fazla şey izledim. Ocak ayındaki izlediklerim hiç gibi kalıyor.

İzlediğim Türk dizileri arasında heyecanlı gideni yok ama sıkıcı da değiller. Alev Alev dizisinde iyi oyuncular, iyi senaryo ve güçlü kadınlar mevcut. Menajerimi Ara dizisinde iyi oyuncular, eğlenceli giden bir senaryo mevcut. Masumlar Apartmanı gerçek hikayeye göre biraz saçmaladığını düşünsem de iyi gidiyor. Bir Başkadır dizisini iyi ki izledim ama tek sorun fazla yavaştı. Onun haricinde senaryo, oyuncular her şey iyiydi. Winx Efsane : Kader ise; orjinaline göre farklılıklar fazlada olsa göze batmamış. İkinci sezon gelse de izlesek havasındayım. Tek sıkıntı Stella'yı fazla mı kötü göstermişler sorusu. Hatta gittim art arda çizgi filmin 6 sezonunu izledim. Evet izleyecek bir şeyde bulamamış olmamla birlikte merak ettim, izledim. Kalan sezonları da izlemek istiyorum ama art arda izleyince sıkılmaya başladım. Şu an dizi ve film önerilerine de açık durumdayım.

Azizler filmini beğensem de bir başlangıç, bitiş yok gibi hissettim. Olay örgüsünü tam anlayamadım. Tekrar izleyip anlamaya çalışmam en mantıklısı olacak.

Never have i ever ise; yaklaşık 30 dakikalık bölümlerden oluşuyordu. Eğlenceli bir gençlik dizisiydi. 

Two Cops'ı yayınlandığı yıl 2017'de izlemiştim. Ablam geçen izliyordu, onunla birlikte bende tekrar izledim. Tekrar izlemek Jo Jung Suk ve Kim Seon Ho'nun ne kadar iyi oyuncular olduğunu hatırlamamı sağladı. Jo Jung Suk için diziye başlayıp Kim Seon Ho için izlemeye devam etmiştim. Son bölümler biraz bitse artık dedirtse de izlemeye değer eğlenceli bir diziydi. 

8 Şubat 2021 Pazartesi

bugün günlerden saçmalık

 Bugün öyle bir günkü, 

kurduğum arkadaşlıkların sahte olduğunu keşfettim. Kendimi sorgulamama sebep olan çevreme kızgınlık ve güven sarsılması yaşatan, tekrar kendime dönüp kendimden nefret etmemi sağlayan bir duyguydu. 

Kötü bir şey olduğunda her zaman dönüp kendimi sorgular ne hata yaptım derim, fakat karşımdaki insanlar aynı hassasiyeti göstermiyorlar. Haklı olduğum durumlarda aptal gibi kalıp kendimi savunamadığıma ya da kaybederim, kırarım korkusuyla sessiz kalışıma kızmışımdır her zaman. Ama artık kendimi savunduğumda yine suçlu olan kişi oluyorum. Karşımdaki asla dinlemiyor, sadece kafasındakine odaklanıyor. Yine içime dönüyor, kimseye güvenmek, kimseyle konuşmak dahi istemiyorum. 

Tam anlamıyla yoruldum. Yanlış anlaşılmaktan, kendimi yanlış anlatırım, kırarım diye özenle kelimelerimi seçmekten, aynı hassasiyeti karşıdaki kişiden bekleyip alamamaktan yoruldum.

Ezilen olmaktan, aptal yerine koyulmaktan, kendimi sorgulamam, kendimden nefret etmeme sebep olanlardan usandım. Hiçbir şeyi, hiçbir haltı beceremiyorum düşüncesinden. Yarardan çok zararım diye aklıma gelen düşünceleri yok etmeye çalışmaktan usandım. 

Nefes almanın bile zorlaştığı, yemek yemek istemediğim sadece uyumak istediğim ama düşüncelerimin kafamı patlattığı zamanlarımın olmasından bıktım. İnsanlarla konuşmaktan korkuşuma, kalabalıktan tiksinişime ama aynı zamanda kendime yetemeyip yanımda gözlerim kapalı güvenebileceğim insanların olmasını istemekten yoruldum.

Geleceğimin nereye gittiğinden bihaber, belirsizliklerin içinde süzüldüğüm bu iğrenç insanlarla dolu yaşamdan yoruldum. Sadece ailem, onlar için nefes alıyorum. Ama onlara da mahcubum. Çevremdeki insanları bu kadar kafaya takıp kendimden çok başkalarına önem verdiğim için, yeterli bir insan olamadığım için...

Herkesin kurduğu insan ilişkileri arkadaşlıklar böyle mi? Yoksa sadece bana mı özel? Ya çıkar için yanıma gelenler ya da önem veriyormuş gibi davranıp arkamdan kuyumu kazanlar. Dudaklarından dökülen o sözlerle kalplerindeki hislerin bir olmayışını göre göre susmaktan, içime doğan bana yalan söylüyor, beni sırtımdan bıçaklayacak hissinden ve o hislerin iş işten geçtikten sonra gerçek oluşundan bıktım.

Başkalarına verdiğim sözlere sadık kalabilmek için uğraştığım çabayı kendime verdiğim sözleri tutmak için yapsaydım şu an belki her şey daha farklı olurdu. Kendimi değiştirmek ve geliştirmek istiyorum. Ya başlangıcı nasıl yapacağımı bilmiyorum ya da değişmeye korkuyorum. Yine beceremedim, her zaman olduğu gibi. Takatim kalmadı. İnsanlardan umudumu kestim. Tek odaklandığım okulumu bitirmek ve en azından ailemi mutlu etmek. 

Geriye attığım yüzleşmeye korktuğum korkularımı kimsenin bilmesine izin vermeden onlarla yaşamaya karar verdim. Çok geç gibi geldi artık, mızmızlanmak yok artık. Başarısız olmaktan korkmak yok artık, başarısız olsan da sen yine sensin, kabulüz sana denmesini beklemek yerine kendin kabul et yeter

Geçmişteki hatalarıma takılı kalmaktan yoruldum. Gün gidiyor. Zaman yetersiz. Bense hiç bitmeyecekmiş gibi davranıyorum. Yorgunum artık geçmişi ya da hataları, başka insanları düşünecek halim kalmadı. Daha çok çalışıp geleceği güzelleştirmeliyim. Artık anı yaşamalı ve sadece mutluluğu aramalıyım. Kendime ve doğru olduğunu inandığım şeylere güvenmeliyim. Her şeyin farkında olup becerememek yine farklı günler aynı şeyler şeklinde geçen zaman... Buna bir dur demeli. Artık bu kalbin yerine kırılmayan ve soğuk bir taş istiyorum. Bazen bu taşı buluyorum ama hemen kaybediyorum. Gerçekten her şeyin fazlası zarar. 

İnsanların seni anlamadığından yakınmak ama aynı zamanda anlatmayı beceremediğinden yakınmak. Ben mi sorunum, başkaları mı? Belki de her ikisi. Mükemmel olsun istiyorsun ama mükemmeli bulamıyorsun. Kötü yapmamak için hiç yapmamayı tercih ediyorsun. Bitirememekten korktuğun için hiç başlamıyorsun. Ya hep ya hiç diyorsun. Beceremediğini bildiğin için hiçi seçiyorsun.

Saçma düşünürüm, saçma konuşurum. Fazla konuşurum. Bunu bildiğim için susarım. Ortasını bulamıyorum. Sanırım doğru yer neresi? Doğru zaman ne zaman? Doğru söz ne? bilmiyorum, anlamıyorum, fark edemiyorum. Bu yüzden hep kaybedenim. Kendimi de kaybettim. Geri çok aradım ama kırık dökük bazı parçaları bulabildim sadece. Birleştirmeye çalıştım ama eskisine benzemedi. Eskisi nasıl bir şeydi onu da hatırlamıyorum artık. Öyle bir hatırlamamak ki eskiden var mıydı acaba dedirtti. Belki de ufak tefek o parçalardaki ben uydurduğum bendir. O derece bilmiyorum artık. 

Aklıma geldi de, ortaokuldayken günlüğümü bulup okumuşlardı. O günden beri hep biri okur diye şifreli yazardım hislerimi güvenemez onları da yakardım. 

 Gökyüzüne bakmak iyi hissettiren tek şey, günbatımını izlemek. Bulutların arasında yok olan o turuncumsu renk huzurun rengi. Nefes aldığımı hissettiğim, kafamın boşaldığı tek an. O ana ulaşmak için hiç vakit olmuyor tabi orası ayrı. Tabi birde göl (deniz hiç görmedim) olacak. İkisinin birleştiği an. Birde soğuk rüzgar. Rüzgarın yüzüne çarpışı bedeninin titremesi ve soğuktan hissizleşmesi bile insana iyi gelir mi? gelir. Bu tükenmişlik yazısının içine iyi gelen şeylerde katılsın.

İşte öyle saçmaladım, yine. Tam ne yazdığımı hatırlamıyorum ama yazmak iyi hissettirdi.

23 Ocak 2021 Cumartesi

Aralık Ayında Ne İzledim? 2020

Ocak ayı finallerim nedeniyle çok yoğundu, bloga bakma fırsatı hiç bulamadım. Ocak bitmeden Aralık ayının raporunu paylaşmak istiyorum. 

Belli başlı izlediğim diziler var. Şu an heyecanla izliyorum diyebileceğim bir dizi yok ama beni hala ekran başında tutan 4 Türk dizisi var. Onun haricinde; blutv yasaklar nedeniyle 2 günlüğüne ücretsiz izleme fırsatı sunmuştu. Konusundan dolayı çok merak ettiğim Yarım Kalan Aşklar'ı izledim. Sonu pek hayal ettiğim gibi olmasa da konu hem eğlenceli hem de alışılmışın dışındaydı. Başrolünde yer alan Burak Deniz'in Aşk Laftan Anlamaz dizisi nedeniyle oyunculuğunu iyi bulmuyordum. Bu dizisinde beni çok şaşırttı ve çok iyi iş çıkardığını düşündürttü. Şu an hatta Maraşlı dizisinde yine çok farklı bir karakterle karşımızda. Dilan Çiçek Deniz'de Yarım Kalan Aşklar'da oyunculuğunu beğenmesem de şu an Alev Alev dizisinde iyi iş çıkarıyor. Karakteri kendisine yakışıyor.

Japon dizisi Alice in Borderland; konu açısından çok heyecanlı olmasına rağmen biraz yavaş ilerlediğini düşünüyorum. Ama yeni sezonunu merakla bekliyorum. Kento'nun son izlediğim filmlerinde oyunculuğunu iyi bulmuyordum ama burada rolünü iyi taşımış.

İzlediğim Kore dizileri devam eden dizilerdi. 3'ü de çerezlik dizi ama izlenilebilir. DokGoBin is Updating dizisinde ve The Mermaid Prince: The Beginning dizisinde övmek istediğim oyuncu; Hwiyoung. SF9 üyeleri bu aralar sürekli dramalar da boy gösteriyor ve hepsi de başarılı. 

İzlediğim filmler ise, Rose Adası'nın İnanılmaz Hikâyesi beni pek sarmadı, onun haricinde hepsi izlemeye değer filmler.