1 Nisan 2016 Cuma

Bu Aralar Ben

Bugünki konum; konusuzluk. Konusuzluk biraz saçma oldu. Yani belirli bir konu yok. Sadece sohbet etmek istiyorum. İçimi size dökmek istiyorum. Dertlerimi, sıkıntılarımı yazıp rahatlamak istiyorum.


 Bu aralar kendimi bir boşluktaymış gibi hissediyorum. Kafam çok karışık. Hiçbir şey ama hiçbir şey bana zevk vermiyor. Bilgisayarın başına geçiyorum hiçbir tat almıyorum. Yapacak bir şey bulamıyorum, ah eskiden olsa... Hıh, eskiden internette bu kadar yapacak çok şeyi nereden buluyormuşum ki?
 Ders çalışmam lazım. Yakında sınavlarım var. 15 gün kadar kaldı ve benim hiç ders çalışma isteğim yok. Hem de hiç. Ama bu aralar ders çalışayım diyorum başına oturuyorum. Konuya nereden giriş yapacağımı bilemiyorum. Çalışmam gereken çok konu var ama hiç istek, azim yok.

Ders çalışmada olmadı. Peki ben ne yapayım? Uyku. Uyumak. Uyku bana bir tek rahatlık hissi veriyor. Uyuyunca çok iyiyim. Uyandığım zaman gözlerimi sanki kötü bir dünyaya açmışım gibi hissediyorum. Bu aralar uyku da kesmiyor beni. Ne yapacağım hiç bilemiyorum?

Kitap okuyordum bir ara. Deli gibi kitap okuyordum ve okurken zevk alıyordum. Elimde okuyacağım güzel kitaplar kalmayınca o iş de beni kesmez oldu. Okuduğum kitapları tekrar okumaya karar verdim. Blogum da böylelikle okuduğum kitapları paylaşacağım.

 Canım hiçbir şey yapmak istemiyor demiş miydim? Bir uyku ve bir deee yemek. Yemek yemekten oldum olası nefret etmişimdir. Bazı insanlar yemek yerken zevk alır ben ise yemek yerken işkence çekiyormuşum gibi hissederim. Yoruyor beni, uğraştırıyor. Abi ne diyeceğim diye düşünüyorsun, sonra karar verdiğinde onu hazırlaması var bir de yemesi var. Yerken bile zahmetli. Fakat, bu aralar yemeği çok yemeye başladım. Kilom boyuma göre çok azdı. Ama şimdi kilom boyuma göre bir 5 kilo fazla. Uzun zamandır zayıflığımla yakınan biriydim. Kilo almak için hastane hastane gezdiğimizi hatırlıyorum. Sırf kilo almak için çok uğraşmış ama becerememiştim. Sıkılıyorum ve sıkıldıkça yemek yiyorum. Bakın neyi nereden nereye bağladım. 

Gene nereden nereye geldim değil mi? Ben biraz böyleyim. Bir şey yazmaya başladım mı? Başka bir yere giderim. Ama siz sıkılmayın ve okumaya devam edin. İsterseniz okumayadabilirsiniz. Sırf kendimi rahatlatmak için yazıyorum.

Imm.. ne diyorduk? Ben bu aralar; size oturup okul hayatımı anlatmak istedim şu an ama bunu başka bir konu olarak yazacağım. Çünkü okul hayatım çok hevessiz geçti. Bu yüzden uzun bir yazı sürer.
Bu aralar ben ben değilim. Çok sessizleştim. İçime kapandım. Kabuğuma çekildim. İnsan yüzü görmek istemiyorum. İnsan yüzü görmemeyi ezelden beri istemiyordum, bu yeni bir şey değil.

İnsanları neden sevmiyorum? Güzel soru. Cevabı da güzel. Sevmiyorum çünkü; iki yüzlüler, yalancılar, çıkarcılar, sadece kendilerini düşünüyorlar. İnsan yüzü neden görmek istemiyorum sorusunun cevabına gelirsek, sanırım insanları sevmediğim için değil. İnsanları beni sevmemesinden korktuğum için. Daha önce yalnız kalmanın nasıl bir şey olduğunu yaşadım. Sırf konuşmuyorum ve sessizim diye insanlar beni görmezden gelirdi. Bu bendeki çekingenlik var ya, bana çok çektirdi. Çok utangaç biriydim eskiden. Ama düzeldim şimdi eskisine göre daha az utangacım. Neyse bu konuyu es geçelim.

Yemek ve uyku diyorduk. Yemeği çok yemeğe başladım, bu konuda üzgünüm. Çünkü zayıflığıyla tanınan biriydim. Uyku konusuna gelirsek sürekli uyuma gibi bir olasılığımda olmadığı için uyku işi de yatıyordu. Ee, ben artık n'apayım? Aslında yapmam gereken bir sürü iş, bir sürü öğrenmem gereken şey var. Ama canım hiçbirini yapmak istemiyor. Benim bu halim ne olacak? Hobi filan edinsem diyorum. Fakat olmuyor. Çünkü, ben çok çabuk sıkılan biriyim. Her şey çabuk çabuk olsun bitsin isterim. Hani derler ya "kitabı karıştırırken bilgiler beynine girsin mi istiyorsun?" Evet, istiyorum. O kadar hızlı gelişsin her şey. Bu yüzden kendime hobi de edinemiyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder