Sayfalar

31 Mart 2018 Cumartesi

Yerli Dizi // İnsanlık Suçu

İki gündür televizyon izleyemiyorum ve bilgisayarın başına geçmeye de vakit bulamadım. Bugün az buçuk televizyona bakmaya çalıştım. İnsanlık Suçu ve Masum Değiliz aynı anda başlamıştı. Bu nedenle birisini tercih ettim ve bu İnsanlık Suçu oldu. Vakit bulunca internet üzerinden Masum Değiliz'e de bakacak, yorumunu paylaşacağım.

İlk 15 dakikasını izleyemedim fakat izledikçe konuyu ve başında neler olduğunu çözdüm. Gizem Karaca ve Kaan Yıldırım'ın başrolü paylaşıyor olması iyi olmuş, ikisinin uyumlu olduğunu düşünüyorum. Ahmet Mümtaz Taylan'a ise, zengin beyfendi rolü yerinde olmuş. Kendisi bu rollere yakışıyor, iyi bir oyuncu olduğunu da söylemeye gerek görmüyorum. Serkay Tütüncü ise, biraz eksiklikleri var fakat kötü değildi. İleri ki zamanlarda gelişebileceğine inanıyorum.

Başrolümüz Cemal karakterini canlandıran Kaan Yıldırım'ı en son Klavye Delikanlıları'nda görmüştük. Karakterini ve oyunculuğunu beğenmiştim. Burada da fiziği olsun, görünümü olsun, ses tonu olsun Cemal karakterine çok yakışmış. Hele bağırıp sinirlendiği sahneleri çok iyi. Ses tonu ve rengi nedeniyle yakışıyor. 

Gizem Karaca'nın karakteri ve oyunculuğunun burada pasif kaldığını düşünüyorum, belki ilk bölüm olduğu için öyle geldi.

Cemal'in en yakın arkadaşı Selim karakteri ise, ilk başta güven vermiyordu. Cemal'in başına iş açıp üstüne atıp gidecekmiş gibi hissettirdi. Daha sonra direksiyonun başında ben vardım, deyip suçu üstlenince ha dedim, şimdi güvendim. Fakat sonunda çocuğun oradan kaçmış olması, polislerin ikisinin peşlerine düşmeleri... Cemal ve Selim kaçmak yerine polisi arasalardı, polis gelince Selim ben direksiyonun başındaydım deseydi. Bu şekilde polis Cemal'in peşine düşmezdi. Fakat herkesin kullandığı şu lafı kullanacağım ; dizi işte. Dizinin yürümesi, aksiyonun girmesi gerektiğinden böyle yapılmış. Cemal'in amcasının şirketine gittiğinde polisin gelip sahnede onu tutuklaması ve polis arabasına binerken Suna'ya söylediği şey... Dizi de entrika bol bol mevcut. 

Geçmişte iki kardeşin aynı kadına aşık olması ve kardeşlerden birisinin bu kadınla evlenmesi ve böylelikle iki kardeşin düşman olması. Geçmişlerinden gelen düşmanlık daha farklı olabilirdi bence diyeceğim ama sadece bu kadarla kalmıyor olabilir. İleri de bu düşmanlığın altından daha farklı bir şey çıkarabilirler.

Geçmişin tekerrür etmesi yani amca çocukları olan Cemal ve Gökhan'ın da aynı kızla ilgili, ilişkili olması. Aşık demiyorum çünkü, Gökhan Suna ile nişanlı olsa da aşık değil. 

Bu arada Melike İpek Yalova'yı ise çok şeker buldum, karakteri de çok hoşuma gitti. İlerleyen zamanlarda biraz kötü bir karaktere dönüşebilir belki, sebebi ise; Cemal'e olan ilgisi. Cemal'in ona değil Suna'ya ilgi duyması ise onu ikinci kadın karakter yapıyor. Kıskanç, kötü bir karaktere mi dönüştürürler yoksa aşkını içine atan, iyi aşığa mı, bilemeyeceğim.

Genel olarak dizi kilişeydi, pek benim izleyeceğim tarzda değil.  



29 Mart 2018 Perşembe

Yerli Dizi // Avlu


Dizinin fragmanlarından dolayı beklentim biraz düşüktü. Dizinin ilk yarım saatinde beklentimin ortalarında devam etti. Olaylar, sahneler ilerledikçe iyileşmeye başladı. Beklentimin üzerine çıktı. Hele bir sahne var, o sahnede şok oldum. Değineceğim o sahneye daha sonra.

Demet Evgar, Ceren Moray, Şebnem Dönmez gibi bilindik oyuncular yer alıyor. Kadro çok iyi oyunculardan seçilmiş. Hepsi rollerine yakışmış ve çok iyi hakkından gelmiş. Özellikle birkaç oyuncuya değinmek istiyorum. Şebnem Dönmez'den çok iyi müdire karakteri olmuş. O topuz yaptığı saçı bu karakterini daha iyi desteklemiş. Fakat gözlüklerini beğenemedim. Ceren Monray ise; oyunculuğunu beğendiğim bir oyuncudur. Kendisi Azra rolünün hakkından çok iyi gelmiş, hele kızıl saçları onunda karakterini iyi desteklemiş. Deniz karakterinin Kudret karakterine karşı gelişi çok havalıydı. Çayı getiriyor, beğenmiyor, çayı götürüp yenisini getiriyor derken "Hayır" dedi. O esnada ses tonu ve bakışları çok iyiydi Demet Evgar'ın.

Çağlar Onur Öztürk çok beğendiğim bir oyuncu. Fakat doğru düzgün dizilerde pek yer almıyor. Burada beklemiyordum onu görmeyi. Maşallah formayı çok iyi taşımış üzerinde. Daha çok sahnesi olursa daha memnun olurum, kaliteli bir oyuncu. 

Psikolojik Danışman Melis Ersoy'un çabalarını anlıyorum ama o çabalar müdirenin sözünden çıkmayan, müdireye fikrini bile belirtemeyen gardiyanlar oldukça zor iş.

Şok oldum dediğim sahneye gelelim ve bu konuda bahsetmeden önce burasının spoiler içerdiğini söyleyelim. Okumadan önce izlediğinizden emin olun : Müdirenin orada ne işi vardı? Ona bunu kim yaptı? Deniz'in başına kalacak iş belli. Ya çok üzülüyorum, suçu sen işlemiyorsun ama cezasını sen çekiyorsun. Kocan demiş, o yapmadı, ben vurdum kendimi diye ama sen orada işlemediğin bir suç yüzünden temelli kalacaksın. Cidden üzüldüm, burada babam dedi ki; hayat hep böyle... Bu sözün üstüne ne denir ki artık, hayat gerçekten hep böyle.



27 Mart 2018 Salı

Loreal Paris Saf Kil Arındırıcı Maske 'Okaliptus Özü'

Bimin aktüel ürün bölümüne geçenlerde saf kil arındırıcı maske gelmiş. Bende denemek maksadıyla bir tane almıştım. Ürün çok hoşuma gidince bir kaç tane daha aldım. İnternetten baktım da normal fiyatı 14 lira civarı imiş, fakat bimde 7 liraydı. Keşke birkaç tane daha alabilseydim dedim, fakat kalmamıştı. Sonuçta yarı fiyatı. Bildiğim kadarıyla kil siyah noktalar için iyi geliyor, bu yüzden bu ürünü kullanmaktan çekinmedim. 

Maskeyi yüzüme uyguladıktan bir süre sonra cildimin ferahladığını hissettim. Bu ferahlığın okaliptus özünden kaynaklı olduğunu düşünüyorum. 
Tek kullanımlık olmasına rağmen 6 ml sadece benim yüzüme çok geldi, kalanı da kardeşimin yüzünde kullandık. 
Maske kuruyana kadar yüzünüzde bekletiyorsunuz. Kuruyunca yüzünüzü duru su ile temizleyin. 
Ben maskeyi temizleyince, aynaya baktığımda yüzümün parladığını gördüm. Burnumda çok fazla siyah nokta vardı, çoğu gitmişti. Gerçekten iyi geldi, hele ferahlatıcı olması çok hoşuma gitti. Tabi cildinizin parlaması sürekli kalmıyor 5 dakika kadar bir süre sonra parlaması sönüyor.


26 Mart 2018 Pazartesi

Yerli Dizi // Tehlikeli Karım

Bugün ikindi üzeri uyumuşum, uyandığımda saat 20.00 idi. Tam dizilerin başladığı saat dedim, bugün yeni bir dizi başlayacaktı hemen kanalları karıştırayım dedim. Showtv'de Tehlikeli Karım vardı. Seçkin Özdemir'in oynadığı dizileri genelde beğenmiyorum ki çoğu tutulmuyor, belli bir süre sonra izlenmeyip yayından kalkıyor. Seçkin Özdemir'in oynadığı bir dizi varsa "evet bu dizi benim hoşuma gitmeyecek bir dizi" diyorum. Ve genelde Uzak Doğu uyarlama dizisi çıkıyor. Nerede Uzak Doğu uyarlama dizi var ben varım diyor Seçkin Bey resmen. Eski izlediğim dizilerinde oyunculuğunu beğenmeyişim nedeniyle bu yeni başlayacak olan dizisinden beklentim çok düşüktü. Fragmanını da beğenmemiştim. Dizinin ilk bölümü beklentimin üzerinde bir bölümdü. Seçkin Özdemir'in oyunculuğunda hala eksiklikler olsa da eskiye nazaran gelişmiş olduğunu gözlemledim.
Gonca Vuslateri bildiğimiz bir oyuncu, Derin rolüne yakışmış ve üzerinden iyi gelmiş. Mustafa Üstündağ ise rolünün hakkından çok iyi gelmiş, sevdiğim yetenekli bir oyuncudur zaten. Sahneler, gidişat iyiydi. 
Konuyu da çok beğendim. Dediğim gibi beklentimi aşmıştı. Fakat nasıl ilerletirler bilemiyorum. Kurguyu nasıl devam ettirecekler, olayları nasıl ilerletecekler orasını bilemiyorum. Pek ilerleyecekmiş gibi görünmüyor. Bu arada yabancı olan dizi müziği çok hoşuma gitti. 
Başrol kadın karakterimiz Derin adına çok üzüldüm. Tırnağını kerpetenle sökmesi kocasının onu öldürmek istemesi ve aldatmasından daha az acı verici olmuştur. Alper bütün bunları hak etti diyebilirim. Gerçekten böyle bir kadını neden aldatırsın ki? Ailen bile seviyor. 

Nilay Erdönmez, Adı:Zehra dizisindeydi ve ortadan birkaç bölüm sonra çıkmıştı ve burada tekrar karşımıza çıktı. Oyunculuğunu orada tam olarak görememiştim. Burada karşıma tekrar çıkması iyi oldu.
Oyuncu kadrosu iyi seçilmiş, Seçkin Özdemir'i beğenmesem de bu role yakıştığını düşünüyorum. İzlerken film havası veriyordu. Bu düşünceye kapılmam bir yandan güzel hissettirse de bir yandan kurguyu nasıl devam ettirecekler diye de düşündürmedi değil. İlk bölümden gerçekten keyif aldım, bazı eksik noktaları olsa da. Bakalım devamı nasıl olacak?
Derin'e kocasının onu aldattığına dair fotoğrafı gönderen kişi kimdi? Kurgunun esrarengiz kilit noktası bu olacak sanırım. Merak noktam bu. 


25 Mart 2018 Pazar

Kitap // Felatun Bey ile Rakım Efendi #kom2018

Klasik Kitap Okuma Maratonunda belirlediğim ilk kitabımı okumuş bulunuyorum. Aslına bakarsanız Felatun Bey ile Rakım Efendi kitabını lise yıllarımda okumuştum. O zamanlar malumunuz Edebiyat dersinde gördüğüm klasik kitaplardan bazılarını almıştım. Çoğunu okuma fırsatım olmadı diyebilirim. Ama neden bu okuduğun kitabı tekrar okudun diye soracak olursanız, fark ettiyseniz daha önce Kürk Mantolu Madonna ve Güzel Susma Sanatı kitaplarını da lise dönemimde okumuş olduğum halde tekrar okuyup blogumda yayınladım. Evet, blogumda yayınlayabilmek için tekrar hatırlama amaçlı okudum bu kitapları. Aslında bence okuduğum kitabı tekrar okumakta bir zarar yerine fayda oldu. (Hele de benim gibi çok az kitap okuyan birisi için.) 

Daha önce okuduğum birkaç kitabı tekrar tekrar okumuşluğum var. Örneğin ; Uçurtma Avcısı. Blogumda paylaşmak için bir kez daha okuyacağım fırsat bulunca. Neyse gelelim, Felatun Bey ile Rakım Efendi kitabımıza.
Kitabın akıcı olduğunu düşünüyorum. Yazar Ahmet Mithat Efendi aralarda bizle yani okuyucu ile kitap hakkında konuşuyordu. Felatun Bey'i kötülediği zamanlar, Rakım Bey'i övdüğü zamanlar oluyordu ki haklı idi bu övgü ve yergilerinde. Bazı konularda düşünce yapısı nedeniyle bana uygun olmayan şeyler vardı. Kölelik gibi şeyler. Fakat bunlar yaşanmış şeylerin romanla yazıya dökülmüş hali. Gerçekte Felatun Bey gibilerinin olduğu besbelli. Fakat Rakım kadar nazik, akıllı, çalışkan, namuslu bir beyfendi gerçekte var mıdır bilemem. Vardır da Rakım kadar değildir hiçbiri. :P Neyse şaka bir yana kitabı ikinci kez okuyuşumda da akıcı ve zevkli idi. 


Kısaca konusu : Ahmet Mithat Efendi, romana adını veren iki karakter aracılığıyla Batı ve Doğu kültürlerini karşılaştırır. Rakım Efendi'nin kişiliğinde Doğunun "iyi" yanlarını, Felatun Bey'in kişiliğinde ise Batının "kötü" yanlarını bize anlatır.

24 Mart 2018 Cumartesi

~9~ Çekimlerim // Sümbülün Büyüme Evresini Gözlemledim


Sümbülümü 11 Mart'tan 19 Mart'a kadar nasıl büyüdüğünü fotoğrafladım gün gün.  
Bahçe katında oturmanın en büyük zevki, çiçekler... Aileminde çiçekleri çok seviyor oluşu artı bir yön.

23 Mart 2018 Cuma

Blog Yazarlarını Tanıma (Mim)


1 - Nerelisin?

Doğma büyüme Ankara.  

2 - Burcun nedir? 

Boğa. Burcumun özelliklerini çok seviyorum. İnatçı, yaşamları boyunca güven arama, sadık, sabırlı, sıcakkanlı...

3 - Bloglarda en çok ilgini çeken nedir?

Samimi yazılar ve benim ilgi alanıma yakın konular. Dizi, kitap, film gibi. Hislerin anlatıldığı yazılar. Genelde böyle yazılar yazmayı ve okumayı seviyorum. 

4 - En sevdiğin mevsim?

Ne sıcak ne soğuk, bu yüzden sonbahar ve ilkbahar mevsimlerini seviyorum.

22 Mart 2018 Perşembe

Yerli Dizi // Fi

Olayları anlamak için uğraşırken biraz sıkıldığımı itiraf edeyim. Keşke televizyonda izlemek yerine internet üzerinden izleseydim. İnternetten izleseydim videoyu sardırma şansım olurdu en azından. 2 saat boyunca televizyona bakmak ve aralarda reklam olması beni yoruyor, sıkıyor. 

Benim düşünceme göre; Can geçmişinde bir aşk yaşadı. Ama bu aşk sıradan, saf aşklardan değildi. Takıntı tarzında olan, zararlı bir aşktı. Bu yüzden adam belli bir süre psikiyatri desteği gördü. Adam bir psikiyatri olmasına karşın kendi psikolojik sorunları da var. Olabilir, insanlara iyi gelip kendisine iyi gelmiyor olabilir. 

Dans sahnesini beğendim. Serenay Sarıkaya'nın fiziği güzel olduğu için dansa uygundu ve güzel dans ediyordu. 
Can bir tüy ile Duru ve sevgilisinin arasını neredeyse bozuyordu fakat ikilinin aşkı bir tüy ile kül olup gidecek kadar değilmiş, bir limon ağacı ile tekrar düzeltilebilecek bir sorun yaşadılar. 
"Siz duygu körüsünüz." Can'ın yanındaki kadının diyeti bir hafta önce bırakmış oluşunu fark edişi ve bunu diğer kişilere anlatışı, güzel bir sahneydi. 
Deniz'in baş dansçının diğer dansçılardan farklı giyinmemesini istemesi düşüncesini anlıyor ve hak veriyorum. Aynı zamanda Deniz'in bu konuda haklı oluşu Duru'yu haksız yapmıyor. O ilk kez bir baş dansçı olmuş, onun için önemli bir an sonuçta. İkisininde haklılık payı var. 

Genel olarak merak ederek izliyorum, izlemek istiyorum fakat çok ağır ilerliyor. Biraz sıkıcı ve monoton ilerlediğini düşünüyorum. Fakat normal Türk dizilerinden farklı bir kurgu ve ilerleyişe sahip. Sahneler, müzikler klasik Türk dizlerinden farklı olmuş. 
Gazeteci kadın hayatını mahvetti sırf Can'a tımarhane ile ilgili soru sorduğu için, bakalım intikamını alabilecek mi? 
Replik ;
"Halkımızın özel alan anlayışı sıfır, mimarimizin de çözümü perde."

Şunu da not edeyim, devamını televizyondan değil internetten izlemeyi düşünüyorum. Geçişlerde bir sorun var diye düşünüp duruyordum. Twitterda yorumlara baktım. Hep sahneleri kesmişler diyor önceden izleyenler. Bu yüzden internetten izlemeye devam edeceğim.

21 Mart 2018 Çarşamba

Yerli Dizi // 8. Gün

Öncelikle şunu söylemeliyim giriş kısmına bayıldım. "Perşembe; birini daha öldürdüm."
İzlerken sürekli noluyor yahu? dedim. Heyecan, aksiyon, merak, şaşkınlık duygularını güzelce yaşattı. Dizi beklentimi karşıladı. Devamını izlemeyi düşünüyorum. 
Oyuncu seçimleri çok başarılı olmuş, üstüne kurgu da iyi olunca muazzam olmuş. Gidişat, geçişler bence çok iyiydi. 10 numara 5 yıldız diyebilirim. Tabi bazı yerlerde ne olacağını tahmin edebilmemden puan kırabilirim. Genelde tahmin edebileceğim olaylar yaşanması, şurada şu olacak kesin dediğimde o dediğim şeyin olması beni sıkıyor. Şaşırtın beni, şaşırtın. Tabi son sahnede şok oldum. Bu çok iyi geldi. Diziye işte o an 'mükemmel' dedim.

Bahar Yüksel (Burcu Biricik) in annesinin ölmediğini tahmin edebiliyordum. Fakat bu şekilde yaşıyor olmasına çok şaşırdım. Güzel bağladıklarını düşünüyorum.  

Bahar neden olaydan sonra kocasına soğuk davrandı pek anlayamadım, belki de o aralar sardırdığım için bir şeyleri kaçırmış olabilirim. 
Buğra Gülsoy'un karakterine bayıldım. Zaten Burcu Biricik ile başrol olacaklarını öğrendiğim zaman sevinçten dört köşe oldum. Buğra Gülsoy'u en son Özge Özpirinçci ile Aşk Yeniden dizisinde izlemiştim ve ikili çok uyumluydu. En yakıştırdığım çift onlardı. Burcu, Özge'nin bu konudaki bendeki yerini devralabilir mi bilmiyorum. Buğra ve Burcu'nun dizideki etkileşimlerini, uyumlarına bakıp göreceğiz. 
Burcu Biricik en sevdiğim oyuncuların başında geliyor. Hayat Şarkısı dizisinde onun oyunculuğunu çok beğenmiştim. Bu dizide de karakterinin üstünden iyi gelmiş.
Yazılımı sızdıran hainin kim olduğunu öğrenince biraz hüsrana uğradım. Hainin en yakınlarından birinin çıkması gidişatı daha da güzelleştirmiş. 
ATV dizilerinde hep bir eksiklik hissederdim. Bu dizide de ufacık minnacık eksiklikler hissetsem de ATV dizisi olduğunu anlamamıştım. ATV dizilerindeki hissettiğim o her zamanki eksiklik bu dizide yoktu. Hatta fazla iyiydi.
Ozan'ın, Bahar'ın karşısına bir rastlantı olarak çıkması ve ona yardım etmesi, kıza yakınlaşmak için güzel bir taktik. İkilinin aralarında oluşacak olan bağ nasıl olacak diyordum, bu şekilde olacakmış. 
Ve en sonda hiç alakası olmayan, hiç beklemediğim bir şey oldu; 
SPOILER : Hayati Şahin, Bahar Yüksel'in babası mı? Ne? Nasıl? Neden? 


20 Mart 2018 Salı

Yerli Dizi // Yasak Elma

Fragmanını gördüğümde hafta içi her gün çıkacak klişelerden oluşan klasik bir dizi bekliyordum. Klasik ve klişe kısmı doğru çıktı, fakat hafta içi her gün değilmiş, haftada bir bölüm yayınlayan dizilerdenmiş. Dizinin oyuncuları birbirinden başarılı ve tanınmış isimlerle dolu. Açıkçası böyle klişe bir diziye yakıştırmadığım, daha iyi kurgulara layık oyuncular var dizide diye düşünüyorum. Oyuncuların çoğu canlandırdıkları karakterlerin üzerinden güzel gelmiş, hepsine canlandırdıkları karakterleri yakıştırdım. Fakat oyunculuklarda biraz eksiklik olduğunu hissettim. Nasıl desem bilemiyorum, belki de kurgu klişe olduğu için bana eksik gelmiş olabilir. Fakat bir şeyler eksikmiş gibi hissettim. Entrikalarla dolu bu diziyi ölsem kimse bana izletemezdi. Dün bana ne oldu, bilmiyorum. Fakat kendimi izlerken buldum. Bayağı bayağı izliyordum. Televizyondan izlediğim için sardırmıyorum da siz düşünün. Sanırım oyunculardan kaynaklı izlememe sebebim. Tanımadığım ya da merak etmediğim oyuncular olsaydı yüksek ihtimal kanalı değiştirirdim. Uzun süreli takip eder miyim bilmiyorum, ama denk geldiğimde izleyeceğim bir dizi diye düşünüyorum. Onur Tuna'yı Filinta dizisinde görmüştüm ve çok etkilenmiştim. Fakat diziyi sürekli izlemiyordum (Genel olarak dizileri takip etmediğim için başka sebebi yok.) Filinta dizisindeki karakterinden Alihan Taşdemir karakterine geçişi biraz gözümün alışması gerek diye düşündürdü. Zengin, kolay etkilenmeyen, kibirli gibi dursa da sıcacık kalbi olan klasik bir erkek karaktere yakışsa da benim gözümde Filinta Mustafa o.

Böyle klişe bir diziye yakıştırmadığım diğer bir oyuncu ise Şevval Sam. Şevval Sam'ın asla unutamayacağım dizisi Gülbeyaz. Açıkçası kendi kendime dedim ki, sen daha iyi dizilere layıksın. Fakat bu Şevval Sam'ın, Ender Argun karakterine yakışmadığı anlamına gelmesin, sadece benim kişisel düşüncem. Ender Argun karakterinin çok güzel hakkından gelmiş açıkçası. 

Sevda Erginci biraz kendini gösteremedi gibime geldi ve Onur Tuna'nın yanında küçük bir çocuk gibi görünüyor. Zaten çok çıtı pıtı birisi ama saç kesimi onu daha da genç göstermiş. Ver Elini Aşk dizisindeki karakterini çok iyi canlandırmıştı. Umarım ileri ki zamanlarda daha net anlarım oyunculuğunu.  
Mete karakterini canlandıran Tuan Tunalı canlandırdığı karakterin hakkını vermiş. Acayip sinir oldum Mete'ye. 


15 Mart 2018 Perşembe

Film // Japonya // Closest Love to Heaven

Çok sevimli ve yürek burkan bir aşkı anlatıyordu. Sevmeyi seven biri olarak ikilinin aşkı çok hoşuma gitti. Erkek karakter ve kız karakter çok hoşlar. Fark ettim ki ben Japon çiftlerini çok seviyorum. Açıkçası Kore film ve dizilerinde genelde bu kadar uyumlu olmuyor oyuncular. Fakat izlediğim Japon film/dizi çiftlerini hep yakıştırmışımdır.


Diğer Adı : Kyou no Kira-kun 
Yönetmen : Yasuhiro Kawamura 
Senaryo : Rin Mikimoto 
Yayın Yılı : 2017 
Türü : Dram, Romantik, Gençlik, Okul
Süre : 110 Dakika
Ülke : Japonya 
Dil : Japonca

Oyuncular ; 
Taishi Nakagawa
Marie Iitoyo
Shono Hayama
Yuna Taira
Kohki Okada
Rieko Miura
Ken Yasuda
Sho Kasamatsu

13 Mart 2018 Salı

Kitap // Mutsuz Çocuklar Ülkesi - Özgür Bacaksız

Kitabı ablamda görmüştüm ve kitabı görünce farklı farklı beklentiler içine girdim. Ablama da bunu dediğimde "Ne gibi bir beklentin vardı ki?" dedi. Beklentilerim şuydu ; edebi bir dille yazılmış olmasını ve sanatsal, ağır bir kitap olmasını bekliyordum.
Annem ameliyat olacaktı, gece hastanede yanında birisinin kalması gerekiyordu. O kişi de bendim. Ablam orada sıkılmayayım vakit geçsin diye çantama bu kitabı iliştirmişti. Annemle hastanede odamızda uzanırken "Anne sana kitap okuyayım mı?" dediğimde kabul etmişti ve kitabı seslice okumaya başlamıştım ki ilk cümlenin içinde 'g*t' yazıyordu. Seslice okumaya başladığım kitabı sesim kısılarak devam ettim ve bu kelimeye gelince okumayı kestim. Annem neden okumayı durdurduğumu merak edip sordu. Okuyamayacağımı söyledim ve içimden okumaya devam ettim. Kitabın kapağı, adı beni çok farklı bir beklentiye sokmuştu ki, bu yüzden şaşırdım. Yoksa kitap gerçekten güzel. Dediğim gibi bu beklentilerim olmasaydı şaşıracağım bir kitap değil, güzel bir kitap.

Yazarın anılarından oluşan bu kitap istediğiniz zaman nerede kalırsanız kalın elinize alıp okumaya devam edebileceğiniz bir kitap. Ben parça parça içeriği olan kitapları sevdiğimi zannediyordum. Fakat Montaigne - Denemeler kitabını okumaya başladığımda aslında bu tarz kitapları sevmediğimi fark ettim. Beni içine alan, sürükleyip götüren kitaplar daha iyi. Çünkü kitabı bırakınca uzun süre elime almıyorum. Roman gibi sürükleyici kitapları ise; şu sayfayı da, bu sayfayı da okuyayım diyor içine sürükleniyorum, elimden düşüremiyorum. Önerebileceğiniz sürükleyici kitaplar varsa lütfen önerin, çok memnun kalırım.

11 Mart 2018 Pazar

Kozmetik // Garnier Saf ve Temiz 3'ü 1 Arada

Kaç gündür bu konuyu paylaşmak istiyordum, fakat bir türlü fırsat bulamamıştım. Bugün sonunda o fırsatı elde ettim. Bu ürünü Bim'den alıyorum. Fiyatı 10 lira civarı. Hem fiyatı uygun, hem iyi kaliteli olduğunu düşünüyorum. Uzun bir süredir kullanıyorum. Yüzüm çok kuru olduğu için ve kepeklenme olduğu için bu ürünü kullandığımda yüzüm kepeklerden arınıyordu geçici olarak ve üzerine bir de nemlendirici sürüyordum. Bu şekilde idare ediyordum. Geçen cildiyeye gittim, yüzümdeki kepeklenme kuruluktan değilmiş. Yüzümde egzama varmış. Bu konuya ayrıntılı bir şekilde daha sonra değineceğim, bu yüzden konumuza tekrar dönüyorum.


2 Mart 2018 Cuma

Kararsızlığıma Dair Bir Yazı


Kafamın içi allak bullak. Sanki bir boşluğa hapsolmuşum gibi. Uzay gibi olan bu boşluk aynı zamanda sanki bir kutu kadar küçük. Sanki tabutum benim boyumun ölçüsüne göre yapılmamış gibi. Sağa sola kımıldayamıyorum ama aynı zamanda süzülüyorum. Kararsız kaldığımda beynim kendi kendini yeyip bitiriyor. 
Hayatın her anı, bir karar zamanıdır. Benim kaybetme sebebim bu her anda kararsızlık yaşıyor olmam.