Sayfalar

22 Ocak 2018 Pazartesi

Film // Ölü Ozanlar Derneği // Dead Poets Society (1989)

Ölü Ozanlar Derneği

Çok eski bir yapım olan Ölü Ozanlar Derneği'ni bir çok öğretmenim, bir çok tanıdığım kişi önermişti. Fakat ben bir türlü izlemeye vakit bulamamıştım. Bu hafta bu değerli yapıtı izlediğimde daha önce izlemeliymişim dedim. 


 Yapım : ABD
Yönetmen : Peter Weir
Yapımcı : Duncan Henderson, Steven Haft
Süre : 120 Dakika
Tür : Dram, Komedi
Oyuncular; 
Ethan Hawke
Robert Sean Leonard
Robin Williams
Josh Charles
Gale Hansel
Dylan Kussman
Allelon Ruggiero
James Waterston
Lara Fylnn Boyle

Konusu : 
1950'ler de Welton Akademisi, disiplinli oluşuyla ve akademik olarak saygınlığıyla tanınmış bir okuldur. Okulun sıkı eğitimi ve baskıcı yönetimiyle öğrenciler muzdariptir. Bu bunaltıcı okula yeni gelen İngilizce öğretmeni John Keating ile okula renk gelecektir. Bay Keating derse başladıklarında öğrencilerin kitaplarındaki ön söz kısmını yırtıp atmalarını, kalıplaşmış düşüncelerden kurtulup kendi özgür fikirlerine sahip olmasını istemektedir. Çocukların edebiyat ve şiiri kendi düşünceleriyle yorumlamaları onları özgür olmaya itmektedir. Bu da okul yönetimi ile ter düşmektedir. Okul yönetimi Keating'in çocukları özgür düşünmeye yönlendirdiğini fark ettiğinde sinirlenir.
Filmin 1989 gibi bir dönemde çekilmesi döneme uygun olduğunu ve o tarihe göre bakıldığında konunun çok anlamlı ve filmin çok iyi olduğunu düşündürtüyor. Bizim senemize göre baktığımızda ise gerçekten anlamlı fakat şimdilerde çok fazla bu tarz film var. Düşüncelerimizin, fikirlerimizin özgürleşmesine iten yapıtlar. Belki ben izlerken bu yüzden fazla bir şey hissedemedim. Ama dediğim gibi filmin çıktığı yıla göre düşünüldüğünde gerçekten harika bir yapıt.
Normalde eski yapımları izlemeyi sevmem fakat. Yapım o kadar eski görünmüyor. Kaliteli duruyor.

SPOILER
Neil'in ölümü hiç beklemediğim bir olaydı. Gerçekten çok duygulandım. Filmin sonunda bir şeyler olmasını bekledim. Çocukların özgür düşünceye sahip olmaları gerektiğini velilerin ve okul yönetimininde anlayacak olmasını bekledim. Fakat gerçekte olduğu gibi sonunda olumsuz bitti. Gerçekte mutlu sonla bitmiyor. Filmin sonu bu yüzden kesinlikle gerçekle örtüşüyordu. 


Replikler

"Aptalca hayaller peşinde koşmayan bir kalp gösterin, ben de size mutlu bir insan göstereyim."
~~~~
"Bu dünyanın kölesi değil efendisi olmaya geldim."
~~~~
"Kim ne derse desin, sözcükler ve düşünceler dünyayı değiştirebilir."
~~~~
"Sana gülmüyoruz, sana doğru gülüyoruz."
~~~~
"Hayatın iliğini somurmak demek, kemiği boğazına kaçırmak demek değildir. Akıllı insan ne zaman duracağını ne zaman adım atacağını bilmelidir."
~~~~
Neil : "Eğer biz gölgeler haddimizi aşmışsak, her şeyin tatlıya bağlandığını düşünün. Aslında bu görüntüler oluşurken, siz kazara burada bulundunuz. Bu zayıf ve garip tema, bir rüyadan başka bir şey olamaz. Baylar, hemen üzülmeyin. Siz affederseniz, her şeyi düzeltiriz. Çünkü ben dürüst Puck’ım. Ve haksız yere şanslıyım. Şimdi ejderin dilini kazıyacak her şeyi tatlıya bağlayacağız. Aksi halde, Puck’a yalancı deyin. O yüzden hepinize iyi geceler. Bana elinizi verin dost olalım. Ve Robin her şeyi tatlıya bağlasın."
~~~~
Keating: Bay Pitts, neredesiniz? Kitabını sayfa 542′ye aç. Şiirin ilk dörtlüğünü oku.
Pitts: Vaktini İyi Değerlendiren Bakireler mi?
Keating: Evet, o şiir. Size uygun değil mi?
Pitts: Henüz vaktin varken tomurcukları topla. Zaman hala uçup gidiyor. Ve bugün gülümseyen bu çiçek, yarın ölüyor olabilir.
Keating: Sağ olun, Bay Pitts. “Henüz vakit varken tomurcukları topla.” Bu duygunun Latince ifadesi, Carpe Diem. Ne demek olduğunu bilen var mı?
Meeks: Yaşadığın günü kavra.
Keating: Yaşadığın günü kavra! Henüz vakit varken tomurcukları topla. Yazar bunu neden yazmış? 
Öğrenci: Acelesi var.
 Keating: Bilemediniz. Ama önemli olan yarışmaktı. Çünkü hepimiz solucan yemi olacağız, arkadaşlar! Buna ister inanın, ister inanmayın, her birimiz bir gün nefes almayı kesecek ve öleceğiz. Şimdi öne doğru bir adım atın. Ve geçmişten gelen bu yüzleri biraz inceleyin. Onlara daha önce ciddi olarak bakmadınız. Sizden pek farklı değiller. Aynı saç modeli. Tıpkı sizler gibi hormonlara sahipler. Sizler gibi yenilmez hissediyorlar! Dünya onlar için bir istiridye. Çok büyük şeyler başaracaklarına inanıyorlar. Sizler gibi gözleri umutla dolu. Peki yapabileceklerini yapmak için yaşamaya acaba çok geç mi başladılar? Çünkü bu oğlanlar artık çiçeklere gübre oldu. Ama eğer dikkatle dinlerseniz size fısıldadıklarını duyarsınız. Yaklaşın. Dinleyin! Duyuyor musunuz? Carpe… Carpe… Carpe Diem… Yaşadığınız günü kavrayın, çocuklar. Hayatınızı olağan dışı yapın.


7 yorum:

  1. Yazdığın bütün düşüncelere katılıyorum. Belki de bu zamanda çok fazla böyle tür olduğu için film bana çok etkileyici gelmemiştir. -Ya da izlerken uykum vardı ondan da olabilir.- Özellikle *spoispoi* Neil'in ölmü beni çok etkiledi. Neil'in değil Knox'un (o mu bilmiyorum ama dfgh) ölmesini beklemiştim.
    Güzel filmdi.

    YanıtlaSil
  2. Filmi izlediğimde çok etkilenmiştim. O zamanlar henüz filmdeki öğrencilerin yaşındaydım ve ah keşke bizim de böyle öğretmenlerimiz olsa demiştim. Hatırlattığınız için tekrar teşekkürler @bw

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ah, ben o zamanlar doğmamıştım. :D Değerli yorumunuz için teşekkür ederim. :D

      Sil
  3. Parça parça izlediğim bir film; oturup başından itibaren bir kere izlemeliyim. Seslendirmen ve oyuncu Sezai Aydın'ın bu filmin senaryosunu yazmış olduğunu düşünmüyorum; bu bilgide emin misin? Neşeli sevgilerle :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aa yanlış yazmışım, dikkatiniz için teşekkürler. :) Sevgiler. :)

      Sil